Cahit Külebi'nin edebiyatla tanışması Zile'ye ve özellikle Niksar'a gelmesiyle başlar. Tokat'ta yaşadığı sürede ''Anadolu'' kavramı onun dünyasını şekillendirir. Anadolu'ya bakışı bu topraklardaki insanın bakışıyla eş değerdi. Belki de onun bu denli sevilmesinde en büyük etken şairin Anadolu'ya bu açıdan bakmasıydı. Batı hayranlığının doruklarda olduğu yıllarda o hep Anadolu vurgusu yaptı. Şiirlerindeki sıcaklığı da bu topraklardaki bağlılığından gelmektedir.
Şair sanatla ilk tanışmasını şöyle anlatır: “Zile'de bir akşam babam bana Altın Işık, Altın Çiftlik ve Çocuklar Cenneti adlı üç kitap getirdi. Ben de onları okumaya çaba gösterdim. Yazına karşı ilk tutkum o günlerde başladı sanıyorum”. Diye ifade eder. Ama yazar şiirle ciddi olarak ilk tanışmasını Niksar'da olduğunu belirtir. Anılarında bu durumu şöyle dile getirir: “ilkokuldayken Şıhlar köyünde Faik vardı. Ara sıra şiir yazıp okula getirir, öğretmene sınıfta okurdu. Öğretmen beğendikçe ben biterdim. İnsanı sanata doğru iten hayıflanma duygusu belki de böylece içimi sardı.'' şeklinde anlatmıştır.
Cahit Külebi'nin sanatla, özellikle şiirle tanışması çok küçük yaşlarda olmuştur. Hani deriz ya ağaç yaşken eğilir diye, işte şair tam da yaşken eğilmiş ve sanat hayatına atılmıştır. 13 yaşında babasını kaybetmesi Külebi'yi derinden sarsmıştır. Duygu yüklü şiirleri babasının ölümü üzerine yazmıştır. İlk şiirlerini Sivas Erkek Lisesi'nin dergisi olan Toplantı'da M.Cahit imzasıyla yayımlamıştır. Baktığımız zaman günümüze Cahit Külebi adıyla şiirler yazması üniversite yıllarında, Türk Edebiyatının değerli ismi Behçet Necatigil'le tanışmasıyla olur. Necatigil'in telkinleriyle şiirlerini yayımlamıştır.
Külebi'nin edebiyat dünyasına atıldığı dönemde birçok edebi hareket vardır. Faruk Nafiz Çamlıbel, Ahmet Kutsi Tecer, Ömer Bedrettin Uşaklı gibi Milli Edebiyat anlayışı; Yahya Kemal Beyatlı ve Ahmet Haşim gibi Saf Şiir; Nazım Hikmet, Rıfat Ilgaz, A.Kadir gibi Toplumcu Şiir; Orhan Veli Kanık, Oktay Rifat Horozcu, Melih Cevdet Anday gibi Garip Hareketi edebiyat dünyamızı şekillendirmiştir. İşte bütün bu oluşumların dışında kendi kimliğini oluşturmuş, kendi şiir dilini bulmuş büyük bir şairdir Külebi. Anadolu coğrafyasını anlatırken tertemiz bir Türkçe kullanmıştır. Karacaoğlan'ı andıran duru bir dil kullanmıştır. Külebi eserlerinde yıllarca hor görülmüş, dışlanmış bir coğrafyayı anlatmıştır. Dışlanmış diyorum çünkü; Divan Edebiyatı olsun, Tanzimat Dönemi Edebiyatı olsun, Servet-i Fünun Dönemi Edebiyatı olsun bu toprakları anlatmayı yeğlememişlerdir. Böyle bir süreçte Milli Edebiyat anlayışını benimseyenler bu toprakları eserlerinde işlemişlerdir. Faruk Nafiz Çamlıbel ''Sanat'' adlı şiirinde bu toprakları şöyle anlatır:
Başka sanat bilmeyiz karşımızda dururken
Yazılmamış bir destan gibi Anadolu'muz
Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken
Sana uğurlar olsun… Ayrılıyor yolumuz!
Bu dörtlükten hareketle Anadolu sanatın merkezi olmadır diyor. Şair, yabancı hayranlığına karşı kendi topraklarımızın değerini bilmek gerekliliği anlatıyor. “Biz” diye ifade ettiği grup Anadolu'ya eserlerinde yer verenlerdir. “Sen” dediği kitle ise Anadolu'yu dışlayan, hor gören gruptur. Malum Batı hayranlığının hat safhaya çıktığı süreçte Anadolu geri plana itilmiştir.
Cahit Külebi böyle bir ortamda edebiyatla tanışmıştır. Her ne kadar bağımsız olsa da Milli Edebiyat akımından etkilenmiştir. Külebi “Yurdum” şiirinde şu dizeleriyle bu toprakları anlatmıştır.
Ağladığım senin içindir
Güldüğüm senin için
Öpüp başıma koyduğum
Ekmek gibisin.
Şair işte Anadolu'yu ekmek gibi su gibi değerli olduğunu vurgulamıştır. Anadolu'yu kültürüyle, folkloruyla, türküleriyle eserlerinde anlatmıştır. Gelin onun sanatı ile ilgili kimler neler söylemiş ona bakalım:
Gülten Akın : “O bir Anadolu çocuğudur. Bunu hiç unutmadı. Şiirlerini kendi toprağından, birikmiş halk kültüründen gelen gelenekten besledi .''
Emin Özdemir: “Benzetmek ayrı şeydir, yararlanmak ayrı. Külebi halk şiirinden çağdaş bir simyacı gibi yararlanır. O şiirden damıttığı ses, imge, benzetme ya da söz ögelerini kendi söyleminin tezgahında dokur.''
Ahmet Özdemir: “Kaynağını milli sanattan alan bir şiirin şairi Külebi'dir. Hem toplumculuğun, hem romantizmin doruğuna onun dizelerinde ulaşabilirsiniz.''
Feyzi Halıcı: “Anadolu'yu şekilleyen, nakış nakış bezeyen, tekmil sözcüklerin büyücek bir sözlüğüdür Külebi'nin şiirleri.''
Cahit Külebi Anadolu'ya mührünü vurmuş bir şairdir. Onun sanatının büyüklüğüne her kesimden insan kabul etmiştir. Böyle edebi yönü her kesim tarafından kabul görmüş bir yazarın Niksar'ımızda yetişmiş, büyümüş olması bizleri fazlasıyla mutlu etmiştir. Niksar her daim büyük alim ve şairler yetiştirmiştir. Bizler yeter ki bu toprakları tanıyalım. Bu toprakların değerini bilelim. İnanıyorum ki bu topraklar nice Cahit Külebi'ler yetiştirecektir.