Vekillerimize, yani milletvekillerine sormuş maksatlarının ne olduğunu!
Maksadınız, “Üzüm yemek mi, bağcı dövmek mi?” diye Selcan Taşçı Hamşioğlu 09 Kasım 2018tarihli Yeniçağ Gazetesi'nde:
“Vekil” diye seçtiklerimiz neden TBMM'deler?
Sorsan -siyasi parti ayrımı olmaksızın hepsi- "FETÖ'yle mücadele” de mangalda kül bırakmıyorlar; kökünün kurutulmasını her şeyden çok istiyorlar. Ve fakat, TBMM'ye sunulan "FETÖ'nün siyasi ayağı araştırılsın" önergesini, -önergeyi kim vermiş diye bakıp- ret dediyorlar.
Sorsan -siyasi parti ayrımı yapmaksızın- hepsi emeklilerin hali ne olacak tasasıyla yatıp onunla kalkıyor. Özellikle muhalefet vaat üstüne vaatte bulundu "emeklilikte yaşa takılanlar"a.
Ve fakat, TBMM'ye sunulan "Emeklilikte Yaşa Takılanlar'a dair araştırma komisyonu kurulsun" teklifini -kim istemiş diye bakıp- ret ediyorlar.
En son örnek, kadına şiddet.
Sorsan, -siyasi parti ayrımı olmaksızın hepsi- "Bütün kadınlar çiçektir, böcektir, koklamaya kıyamazlar... Annedir, cennet ayaklarının altındadır... Kutsaldır..." diye başlar... Kadına şiddete karşılar... Pek kınarlar...
Ve fakat, "Kadına yönelik şiddet, baskı ve ayrımcılığın sebeplerinin araştırılması ve sorunun çözümüne yönelik gerekli tedbirlerin alınmasını sağlamak için" araştırma önergesi veriliyor, -kim vermiş diye bakıp- ret ediyorlar.
Soruyu tekrarlayalım:
Neden TBMM'desiniz?
Üzüm yemek için mi? Bağcıyı dövmek için mi?”
Tabii o ulusal gazetede yazdığı için genele sormuş sorusunu!
Ben, kendi ilimizle, ilçemizle ilgili sorayım.
Biliyorsunuz beş milletvekilimiz var ilimizi TBMM'de temsil eden!
Hatta bunlardan biri doğrudan Niksar'lı! Özlem Zengin!
Biri de aslen Başçiftlik'li olmasına rağmen kendisini Niksar'lı hissettiğini en azından seçim dönemlerinde dile getiren Yusuf Beyazıt!
Hakikaten merak ediyorum , "Kadına yönelik şiddet, baskı ve ayrımcılığın sebeplerinin araştırılması ve sorunun çözümüne yönelik gerekli tedbirlerin alınmasını sağlamak için" verilen araştırma önergesine bir kadın vekil olarak ret oyu verdiyse eğer neler hissetmiştir Özlem Zengin?
Parti kararı ile vicdanının sesi arasında kalmak ne zorlu bir imtihandır?
Mesela "FETÖ'nün siyasi ayağı araştırılsın” önergesine ret oyu verdiyse eğer ? Ne hissetmiştir Yusuf Beyazıt?
Ya da “Emeklilikte Yaşa Takılanlar için komisyon kurulsun!” önerisine ret oyu verirken, yaklaşan seçimler dolayısıyla gelecekleri seçim bölgelerinde, millete ne diyeceklerini hiç düşünmüşler midir?
Vekili olduğunu iddia ettikleri bu, adını telaffuzdan çekindikleri millet ne der acaba diye akıllarına gelmiş midir?
Liderlerinin ağzına bakıp kendi iradesini hiç ederken aslında milletin iradesini hiç ettiklerinin farkında mıdırlar?
Yoksa gelip, memleket işleri yerine “Türkçe ezan” muhabbetiyle mi bizi oyalayacaklardır?
Yoksa Temel fıkrasındaki devekuşları gibi biz saklanmış olalım, onlar da biz görmesinler mi?