24 Kasım Öğretmenler günü her zaman olduğu gibi hamaset dolu boş laflarla geçiştirildi. Atatürk'ün “Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” dediği bu öğretmenler günü 20 yılın en sönük geçeni desem yeridir.
40 yıldır Eğitim ve öğretimin önemini hala kavramayan bir toplumuz. Çünkü eğitim hem toplumsal yaşam ve hem de bireysel anlam da dünyamızı biçimlendirmektedir.
Ülke kalkınmasıyla arasında doğrusal bir bağlantı vardır. Eğitimin öne çıkmasının nedeni de; insanlığın geçirdiği büyük değişim ve teknolojideki baş döndürücü ilerlemedir.
Eğitim ve öğretimin birinci unsuru öğretmendir. Atatürk öğretmenin önemini anlamış ve “Yeni Nesil sizin Eseriniz olacaktır” demiş.
Yine ülkenin kalkınması ve Türk toplumunun cehaleti yenmesi için öğretmene verdiği değeri göstermesi bakımından mecliste milletvekillerinin maaşları artırılırken söylediği şu sözü çok anlamlıdır: “Öğretmenin maaşını geçmesin yeter.”olmuştur.
12 Eylül 1980 öncesi öğretmenleri ikiye bölen zihniyetle bugün 4-5 sendikaya bölen zihniyet arasında hiçbir fark yoktur. Öğretmeni bölen ve böldüren bir bakanlık nasıl eğitim ve öğretimin kalitesinden konuşabilir? Öğretmenlik mesleğini siyasallaştırıp liyakati kaldıran ve başka işlerle uğraşmasına sebep olup onun aç kalmasını sağlayan; ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen ve kadrolu öğretmen diye öğretmenler arasında farlılıklar yaratan bir eğitim sisteminden ne kalitesi beklersiniz?
Bugün toplumda mesleğin değeri aldığı ücretle ölçülüyor. Liyakat önemli değil.
Zamanın birinde bir milli Eğitim Bakanı “Şu okullar olmasa Milli Eğitim ne güzel yönetilirdi.” Demişti. Bugün ondan farkı yok.
16 yıl içinde öğretmenleri sendikalarla böldükleri gibi okulları da böldüler. Özel okullar ve devlet okulları diye… Özel okulları özendirmek ve çocukların bu okullara gitmesini sağlamak için öğrenci başına özel krediler verdiler. Tabi ki bu FETÖ'nün görüşüydü. Devlet okulları ikinci plana atıldı.
On altı yılda eğitimin hiçbir sorunu çözülmedi.2017 raporuna göre ilköğretimin %50'si,ortaokulların %42'si,liselerin %10'nu ikili öğretim yapmaktaymış.
Okulları nitelikli ve niteliksiz diye ikiye böldüler. Tokat'ın en güzide lisesi olan ve birçok devlet adamı, bürokrat ve üst düzey insan yetiştiren ve Üniversite sınavlarında Türkiye ortalamasını yakalayan ve Türkiye'nin nadir liselerinden biri olan Gazi Osman Paşa Lisesini “Niteliksiz Lise” yaptılar.
Bu nitelikli ve niteliksiz okulun sonucunda öğrenciler okul tercihlerini yaparken büyük problem yaşadılar. Puanı tuttuğu halde kendi mahallesindeki okula kaydını yaptıramaz oldu. Yüksek puan alan öğrenciler istedikleri okulu tercih edemediler. Veliler ve öğrenciler mağduriyetler yaşadı.
Sayıştay raporuna göre 150 bin öğretmen açığı var. Bunun iki katı kadar atama bekleyen öğretmenler var. Her alanda tasarruf olur ama eğitim alanında tasarruf olmaz.
İsterdik ki bütün öğretmenler atansın. Çocuklarımızın ve geleceğimizi emanet ettiğimiz öğretmenler rahat bir ortamda hiçbir şeye muhtaç olmadan yaşasın. Bugün öğretmenler senede bir gün mecbur kalındığı için hatırlanıyor. Kimse onun borç batağında olduğunu, ağır şartlar altında ezildiğini, ay sonunu getiremediğini ve ek iş yapmak için gece taksicilik, gündüz işportacılık ve ne iş bulduysa yaptığının farkında bile değildir. Bir sendikanın yaptığı araştırmaya göre öğretmen mesleğinin %77,6 itibar kaybına yol açtığını, yüzde 64,2'sinin borçlu olduğunu söylüyor.
Öğretmenler gününde muhalefetin dışında hükümet ve ortağı kanadından yuvarlak sözlerin dışında bir şeyler duymadık. Milli Eğitim Bakanı bir ay önce öğretmelere 3600 ek gösterge verileceği yönünde bir sürprizin olacağının altını çizerek vaatte bulunmuştu. Ama 24 Kasım da hiç gündeme getirmediği gibi öğretmenlerin ekonomik durumlarının iyileştirmesinden tek kelime etmedi.
Sadece ana muhalefet partisi CHP ile İYİ Parti öğretmenlere 3600 ek göstergesi verilmesi ve durumlarının iyileştirilmesi hakkında görüşlerini bildirdiler.
Ana muhalefet partisi ve İYİ Parti Genel başkanları öğretmenlere şu hakların verilmesini istiyor:
*Öğretmenlerimizin, daha iyi şartlarda çalışabilmelerinin takipçisi olacağız. Eğitim ordumuzun 3600 ek gösterge hakkında ısrarcı olacağız.
*Öğretmenlere bir maaş ikramiye verilmesi için teklif verecekleri.
*Öğretmenler meslek kanunun çıkarılması. Bununla ilgili çalışmalarının tamamlanıp meclise sunacaklarını.
*Ücretli ve sözleşmeli öğretmen statüsünün kaldırılması.
*Ders ücretlerinin artırılması.
Öğretmenlerin geçim sorunu olmamalıdır. Derslere huzur içinde girmelidirler.”Devletin bütçesinde para yok “deniliyor. Her şeye para buluyorlar da öğretmen olunca para yok. Eğitimde tasarruf olmaz.
Özetle söylemek gerekirse, mesele sayılar değil mesele kalite, nicelik değil nitelik olmalıdır. Öğretmenlik mesleğine şaşı bakılırsa ve sorunları çözülmezse eğer bu günleri de ararız. O zaman iş işten geçmiş olur.
Geleceğimizin mimarı çalışan ve emekli öğretmenlerimizin geçmiş öğretmenler gününü kutluyor ve eğitim yolunda şehit olup toprağa düşen, şehit öğretmenlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Ruhları şad olsun.