Yazıma başlamadan önce açıklamak istiyorum. Yazdıklarım; vatanını, milletini, bayrağını seven, tarihi değerlerine, şahsiyetlerine saygılı olan, hiç kimseden maddi, manevi, siyasi, beklentisi olmayan Cumhuriyet eğitimcisinin görüşleridir. Kim kendine yakın bulursa eyvallah. Kim üzerine alınıyor veya düşüncelerine aykırı buluyorsa ona da eyvallah! Dilsiz şeytan olmaktansa her türlü eleştiri ve ithama açığım biline! Türkiye gündemini artık yakalayamıyoruz, her gün değil her saat değişiyor. Bir kişinin beyanatı, bir trolün paylaşımı vs. gündemi allak bullak etmeye yetiyor. Tüm vatandaşları ilgilendiren meseleler askıya alınıyor. Aklıma gelmiyor değil. Hangi görünüm altında olursa olsun, tezgâhı kuranla tezgâha gelen acaba ortak mı? Zira ikisi de aynı gayeye hizmet etmiş oluyor, birinci derecedeki meseleler göz ardı ediliyor.Birinci derecede vatandaşı ilgilendiren hayat pahalılığı değil mi? Gündemde mi hayır! Hâlbuki vatandaşın alım gücüne bakın, köydeki kentteki vatandaş, memur, emekli, esnaf, garip gureba ne durumda, çarşılara pazarlara bir uğra gör arkadaş! Birinci derecede ülkemizi ilgilendiren mesele demografik yapımızın tehlikede olması. Gündemde mi, hayır! Dünya üzerindeki birçok ülkenin nüfusundan fazla kaçak veya izinli göçmeni barındırıyoruz. Yeter gayri herkes ülkesine sağlıkla dönsün. Ensar Muhacir güzellemesi bitsin artık. Adamlar fabrika gibi habire doğuruyorlar! Adalet, eğitim, sağlık, israf, adam kayırma… Maddeleri çoğaltabiliriz, hele bunlar kenarda dursun izninizle biz taze gündeme gelelim. ‘Bebek katili’ adıyla anılan binlerce vatan evladının canına kıyan şerefsiz, ‘gelsin Gazi Mecliste konuşsun, barış desin ortalık süt liman olsun ve affa uğrasın!’ Valla anarşi dursun çok güzel, güzel de tek yol bu mu kaldı! Beş bin yıllık devlet geleneği olan ülke onun insafına mı sığınacak! Eli silahlı kanlı katiller Kandil’den açıklama yapıyor. ’O semboldür bizim kararımızı etkilemez.’ Etkili olamayacağını sade vatandaş dahi bilirken devlet aklı bunu nasıl bilemez. ‘Vardır bir bildikleri’ deyip dünkü söylemlerle tam zıt sözleri alkışlayalım rahatlayalım mı, ne dersiniz? Tamam biz rahatlayalım da binlerce içi kan ağlayan şehit anasına, babasına, çoluna çocuğuna ne diyeceğiz! Gündeme devam. Belediyelere kayyum atandı. Eyvallah, eğer bunlar terörle iltisaklı ise niçin seçime sokuldu, nasıl temiz kâğıdı aldılar, nasıl göreve başladılar. İnsanın aklına bunlar geliyor. Görev başında iken suç işlemişlerse el hak doğru, görevden alma değil gereken en ağır ceza verilmeli. Bu memleketin ekmeğini yiyip havasını teneffüs eden hiç kimse adı sanı ne olursa olsun, Ağa olsun Bey olsun, düşmanlık yapamaz! Yapan da cezasız kalmaz, kalamaz. Fakat en büyük mesele adaletin zedelenmemesidir. Adalete gölge düşürecek eylem ve söylemlerden sakınılmalıdır. ’Adalet, mülkün yani devletin temeli ‘ise güneş gibi herkesin üzerine doğmalıdır. Bir başka; Kürt sorunu vardır, yoktur tartışması da gündemde. Eğri oturup doğru konuşalım. Hiçbir siyasi parti kişi kurum ve kuruluş eğer samimi ise eğer ülkesinin birlik ve dirliğini düşünüyorsa ‘Kürt sorunu vardır’ diye bazı istismarcı çevrelerin ekmeğine yağ sürmemeli. Burası Türkiye, burada yaşayanlar da Türk vatandaşı, herkes yüksek sesle ben ‘Türk vatandaşıyım ‘diyebilmeli. Ayırım mı yapılıyor? Olabilir, yedi göbek sülalesi Oğuz Kağan’a dayansa da nafile , KPSS’de en yüksek puanı alan mülakatta eleniyor, görev verilmiyor! Orada duralım Kürt diye ayırım yapılmıyor, Kürt olduğunu söyleyen kişi bu ülkede her türlü hakka sahip, her türlü göreve geliyor, geldi de. Anadolu kolay yurt olmadı, kan verildi can verildi Tarihinde beylik dahi kurmamışlara ayrı bir devlet payesi vermek kimseye fayda sağlamaz.Demem o ki hiç kimse üç kuruşluk menfaat veya oy uğruna milli refleksimizi zaafa uğratacak söz ve fiillerde bulunmamalıdır. İçte bir olmalıyız beraber olmalıyız, ay yıldızlı bayrağını altında kardeşçe yaşamalıyız. Yöneticilerimiz de ayrıştırıcı, sert, otoriter, nefret söyleminden uzak durmalıdır. Dışarda Türk’ün dostundan çok düşmanı var biliyoruz, bundan gocunmuyoruz da korkmuyoruz da. Tarih göstermiştir ki Türk her dem küllerinden doğar düşmanının hesabını görür. Bu dış devletlerin ve dış mihrakların kimisinin tarihten gelen kuyruk acıları , kimisinin de ülkemizde gözü var.Bir söz de sosyal medya dostlarımıza! Biz, bir olmalıyız beraber olmalıyız tefrikaya meydan vermemeliyiz. Arkadaşlar, sel gider kum kalır. Yönetimler değişir, partiler, particiler liderler gider, dostluklar arkadaşlıklar, hatta akrabalıklar gitmesin, bitmesin. Evet her gün daha da anlam kazanan Mustafa Kemal Atatürk’ün sözü ile yazımı noktalıyorum. ‘NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE’.