Ortak düşmanları İslam ve Müslümanlar. Önce kendi aralarında siyasi, askeri ve ekonomik ittifak sağlıyorlar. Sonra müslüman ülkelerin stratejik öneme sahip olanlarını tesbit edip, o ülke aleyhinde yalan, iftira ve içerideki hain işbirlikçileri sayesinde ülkede bir karışıklık çıkartıp, huzur, barış özgürlük ve demokrasi getireceğiz diyerek orayı işgal ediyorlar. Arkasından ülke kaynaklarını çalıyor ve kendi düzenlerini kurup çekiliyorlar. Kamuoyu nezdinde ise hem kurtarıcı hemde koruyucu oldukları kanaatini oluşturuyorlar. Geriride bıraktıkları, kan gözyaşı, kaos, harab olmuş şehirler ve yüzbinlerce ölü. Bizlerse, kim dogru kim yanlış diye işin dedikodusunu yapıyoruz. Yüzyıldır oyun bu. Afganistan, iran, ırak, yemen, libya, mısır Afrika ülkeleri ve şimdi suriye. Peki, suriye örneğinden hareketle bir an için şöyle düşünelim; oradaki savaşan taraflar, Rusya ve ABD ye karşı ittifak etseler, güçerini birleştirseler böyle bir işgale ve katliama imkan kalırmı? Hele birde diğer İslam ülkeleri sakın haaaa! diyebildiğini düşünün işte o zaman bu zalimler bizlerden izinsiz inlerinden çıkamazlar. Abd, ab, rusya, çin vs. bunların nasıl bir hiç olduğuna dünya şahit olacak. Güçlü olduğumuz, hatta her türlü imkana sahip olduğumuz halde inancımızın gereklerini yapamadığımız için değil, yapmadığımız için bir asra yakındır müslümanlar kendi yurtlarında din, vatan namus ve ırzlarını kaybediyorlar. Yazık oluyor hemde çok yazık oluyor. Bu durum eşyanın tabiatına aykırıdır ve büyük vebaldir. Kafir güçlerin Allah katında bir hayvan kadar değeri yokken bu zillet bize revamıdır.