İyi bir fotoğrafçının en kusursuz karesi gibiydi annem. Annem sayesinde ben eski günlerde hep herkes iyi biridir gibi zannediyordum. Evin ışıkları insanlar uykuya da dalsa hep yanar kapılar güler yüzle açılır ve kapanırdı. Annem karakteri ve kendisi güneşi sever ki kışa da küsmezdi. Ama yine de bir mevsim olacak olsa yaz olurdu annem. Dünya annem için dönüyordu sanki ve annemin geceden gündüze niyetiyle her gün yenileniyordu. Ben o zamanlar mutluluğu tanırdım. Gece sohbetlerimize ay ışığı ve annemin yüzü eşlik ederdi. Diğer balkonlar ve inadına daha da soğuyan hava imrenerek bakardı annemin hiç üşümeyen ellerine. Şimdilerde ise o balkon oturmalarımız mezar sohbetlerine bırakırken kendini ben annemin ellerinin soğuk olup olmadığını bile bilmiyorum…
Ey benim sessizlikle imtihan olmuş annem kaderini hangi diller neşelendirdi? Soramadığım sorulardan kimi suçlayayım şimdi bitmeyen yas evremde? İnsan yanıtını alamadığı hangi sorunun sahibidir zaten?
Saat kaç bilmem akreple yelkovan dans eder sanırdım ben o zamanlar. Bütün şakalaşmalarımız başka evlere mübalağaydı. Şimdilerde ise ki gelmek söylemek gibi değil suyu çekilmiş bir deniz gibiyim… Seni anladım anne diyeceğim günlerde en çok sen anlayacakken beni kör lambaların göz kırpan sokaklarında işgaller oluyor… Ben burada bulutlara evimi açtım benim güneşlerim sen de kalsın. Kavuşmak üzere…
Kızından annesi Fikriye Tosun'a