Tokat İl merkezinde bulunan Hazineye ait binanın Tokat Himaye-i Etfal Cemiyetine satılması ile ilgili Cumhurbaşkanlığı Arşivlerinde bulunan bir belge:
T.C.
BAŞVEKALET
KARARLAR DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ
Karar Sayısı2/ 16379
KARARNAME
Tokat Vilayeti merkezinde 62 ada ve 38 parsel numarada hazineye ait binanın İdare Heyetince takdir olunan 500 lira bedeli on senede ve on müsevi taksitle tahsil edilmek üzere mezkûr Çocuk Esirgeme Kurumuna satılması Maliye Vekillerinin 24.7.1941 tarih ve 3142/133/14688 sayılı tezkeresi ile yapılan teklifi üzerine 1080 Sayılı Kanun'un birinci maddesi hükmüne tevfiken İcra Vekilleri Heyetince 7 Ağustos 1941 tarihinde kabul olunmuştur.
Reisi Cumhur
İsmet İNÖNÜ
***
TOKAT SÜT PINARI
Tokat'ta Süt Pınarı adı verilen ahşap binaya yakın Kırk Badallar denilen mahallin sol tarafında bulunan bir evin içinden halkın şifa verdiğine inanılan bir su akıyordu. Özellikle köylerde çocuk emzirmede sıkıntı yaşayan, sütü az olan kadınlar bu suya şifa için ya kendileri geliyorlar ya da gönderdikleri bir iç gömleği buraya gönderiyorlar burada dua edilen esvabın kendilerine gönderildiğinde şifa getiren inancı içindeydiler. Bazen de sipariş edilen ve küçük cam şişelere doldurulan su köylere gönderiliyordu. Ben de ilkokul yıllarımda annem Şerife Akar'la (1919-1993) o eve giderek özellikle Sivas Yıldız köyünden (Yıldız Beldesi) verilen siparişlerin yerine getirildiğine şahidim. Hatırladığım kadarıyla süt pınarı denilen bu eve de bir bağış, bahşiş bırakılıyordu genellikle.
FOLKLOR ARAŞTIRMACISI HAYRİYE DAŞKIN MELEK'İN ÇALIŞMASI
Folklor Araştırmacısı Hayriye Daşkın Melek Tokat Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünce 2022 yılında yayınlanan “Tokat Mahalle Yaşantısı ve Gelenekleri Bağlamında Oluşan Hikayeler” adlı eserinde “Süt Damlası Mahalle Hikayesi “Başlıklı yazısında bu konuya değinir. Yeni doğum yapan kadınların sütü gelmediğinde ziyaret edilen bu yeri bir ocağın devamında Süt Tekkesi olarak nitelendirir. Sinan Alpoğlu ve Berra Peker'le görüşmesine dayanarak kısaca şu bilgileri aktarmaktadır.
“Tekkeye sütü olmayan kadınlar gelirdi. Büyükannem onlara su verir karşılığında gelenler ona istemese de hediyeler verirlerdi. Öncelikle bir tas suyu tekkenin başında içerler, yanlarına aldıkları suyu da evlerinde içmeye devam ederlerdi. Büyükannem bir tas suyu aldığında önce okur sonra sütü gelsin diye kadına içirirdi. Ama ne okuduğunu bize hiç söylemezdi. Tekkenin bulunduğu alanın temiz olması gerekiyordu. Büyükannem ben buraya temizlediğimde altın veriyorlar bana derdi. Bu su bizim evimizin mutfağından akardı.300 yıllık bir evdi burası. Sonradan yıkıldı ama su çıkmaya devam etti. Bizim aile de ocaklık kan yoluyla en büyük kız kimse ona geçmektedir. Sadece sütü gelmeyenler değil, göğüs ağrısı olanlar da suyu içmekte ve göğsüne sürerek şifa bulmaktadır.”
SÜT PINARI KONUSUNDA TUFAN ALPOĞLU İLE YAPILAN GÖRÜŞME
Tufan Alpoğlu Tokat 1961 doğumlu. Ailenin soyu Erzurum'a kadar dayanıyor. Baba Ahmet, Annesi Emine Hanım. Dedesi Topçam Turizm'in kurucularından Arabacı Kadir adıyla bilinen Abdulkadir Efendi (1933-2013), anneannesi Nazik Hanım'dır. Tokat Endüstri Meslek Lisesi /Teknik Lise mezunu Askerlik sonrası işe başladığı Tokat Sigara Fabrikasından 2008 yılında emekli olmuş. İşte bize anlattıkları:
“Ben Süt Pınarı denilen evde doğmuşum. Beşi erkek üçü kız sekiz kardeşiz. Bize göre adeta bir saray olan evimiz iki katlı gibiydi. Kırk Badallara bakan tarafta sırayla üç kapı, ucu çıkmaz tarafında çift kanatlı bir kapısı vardı. Birinci katta beş, ikinci katta da salona açılan beş oda bulunuyordu. Süt Pınarı birinci katta mutfakta idi. Pöhrenk dediğimiz borudan akan su önce taş bir kurnaya oradan da ikinci bir yuvarlak küçük taş sahana benzer kaba akardı. Mahallenin adı üç kez değişti. Süt Pınarı Mahallesi, Yeni Dabakhane-i Cedit Mahallesi ve Ali Paşa Mahallesi olarak. Şu anda evin yeri Gazi Paşa Sokak 1.Geçit olarak geçiyor. Anneanneme nedendir bilemiyorum Kadınge derlerdi.
Bu tarihi ev 1994 yılında harap olunca sıkıntı vermesin denilerek yıkıldı. Anneannemin vefatından sonra ocak annem Emine Hanım'a geçti ve onun vefatı ile de sona erdi. Anneannem “Buraya bir şey yapılamaz “derdi. Aynı sözleri çok tuhaftır ki annemden de duydum. Galiba o güzel insanların dedikleri doğru çıktı, otuz yıldır evin yeri boş arsa olarak duruyor.
Yengem:”Ben her sabah altın buluyorum” Derdi. Bu söz üzerine olacak dedemin şoför muavini bir gün gizlice süt pınarını eşerken anneanneme yakalanmış. İsmi bizde mahfuz bu adam için bizlere: “Kırk günü geçmez görürsünüz ölür” Dedi. Hakikaten 38. günde bu define avcılığına niyetlenen zat ağzından yeşil sular akarak acılar içinde öldü.
Bir anımı da aktarayım Bundan tahminim 15 yıl önce resmi kıyafetli bir kişi aradı. “Mümkünse size ait olduğunu öğrendiğim Süt Pınarını görmek istiyorum. Bizim yıllar sonra bir çocuğumuz oldu ama eşimin sütü az geliyor, bebek doymuyor.” Dedi. “Ben de “Maalesef bahsettiğiniz Süt Pınarı yıkılan evin enkazı altında toprakla örtülü şimdi. Onu, bu durumda bulmamız oldukça zor “Deyince ertesi günü bir grup elemanla gelip toprağı taşıtarak âtıl vaziyette olan Süt Pınarını yeniden ortaya çıkardı. Sonrasında oradan su alıp gitti bir ay sonra da teşekkür ziyaretine geldi.
SÜHEYLA BENLİOĞLU'NUN ANLATTIKLARI
Süheyla Sözkesen Benlioğlu 1947 Tokat doğumlu. Gazi Osman Paşa Lisesi orta bölümünden mezun. Süt pınarı ile ilgili daha çok kayınvalidesi 1910 doğumlu Habibe Benlioğlu'nun kendisine aktardığı bilgilere dayanarak bize bilgi verdi. Süt Pınarı, Süt Çeşmesi'nin bulunduğu ev, ara sıra görüştüğümüz komşumuz sayılan Arabacı Kadirlere aitti. Eşi Nazik Hanım geçmişinden devam eden bir ocak mensubu olarak burayla ilgileniyordu. Süt Pınarını ziyarete gelen sütü az olan anneler Nazik Hanım dua okur, pınardan akan sudan içerek şifa ararlardı. Süt Damlası ise şimdiki belediye hizmet binasının bulunduğu yerdeki birkaç doktorun ve bir sağlık memurunun görev yaptığı Belediye Tabipliğinin bulunduğu ahşap binaya halk arasında verilen yerdi. Büyüklerimizden duyduğumuz kadarıyla Cumhuriyetin ilanından sonra burada annelere ve çocuklara süt dağıtılmış, tedavileri yapılmış.