Hacı Hüseyin Pekdemir (Hayrettin'in Hacı)
Hacı Hüseyin Pekdemir (1928-2009) Tokat'ta doğdu. Annesi Hatice Hanım, babası Hayrettin Efendi'dir. O yılların sıkıntıları içinde ilkokulu bitirmeden ikinci sınıfından ayrılmıştır. Askerliğini Eskişehir'de yapmıştır.1952 yılında Müşerref Hanım'la evlenmiş, bu mutlu yuvadan 1 erkek Mustafa (1952-1995) 3 kız evladı Hatice, Hadiye, Sadiye (Hadiye ve Sadiye ikizler) doğmuştur.
Erkek evladı Mustafa Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Almanca Bölümünde başladığı yükseköğrenimini Ankara Gazi Üniversitesinde tamamladı. Mezuniyetinden sonra bir müddet öğretmenlik yaptı ve daha sonra bu görevinden ayrılarak ticari hayata atıldı.1995 yılında 9 Mayıs günü kurban bayramı arifesinde oğlu Murat ile Tokat'ta Aratların Akaryakıt İstasyonu patlamasında hayatını kaybetti.
Hacı Hüseyin Pekdemir Taşhan'a başlamadan önce askere gidinceye kadar dayısı Leblebici Ahmet Albayrak'ın yanında çalışmıştır. Ticari hayata önce pazarlarda sebzecilik yaparak başlamış, Artova, Turhal, Pazar gibi yakın ilçelerin pazarlarına gitmiştir. Sonra Taşhan'dan bir dükkân kiralayarak ortak da bulup komisyonculuğa başlamıştır. Daha sonraki yıllarda ise Taşhan komisyoncularından Hasan Yorulmaz'la anlaşarak ortak olmuştur.
Komisyonculuğu 1984 yılında Yeni Halde iken bırakarak oğlu Mustafa'ya devretmiş, o da 1990-91 yıllarına kadar devam ettirmiştir.
Bize babası ile ilgili bilgi veren ve fotoğraf ileten kızlarından Sadiye Hanım kısa da olsa şunları aktardı:
“İlkokulu İbn-iKemal İlkokulu'nda, ortaokulu Kız Meslek Lisesi orta bölümünde okudum ancak babam daha ilerisini okumama izin vermedi.45 yılım babamla geçti. O öldüğünde 44 yaşındaydım. Taşhan'daki komisyonculuğa 1964 yılında başlamıştır. Taşhan'ın sayılan, sevilen komisyoncularından biriydi. 20 yılın üzerinde başta Hasan Yorulmaz olmak üzere ortak komisyonculuk yaptı.
Hayatta olan eşi Müşerref Hanımın bir anısı:
“Eşim bir gün heyecanla : “ Müşerref arkadaşlarla Havza'ya günübirlik kaplıcalara gideceğiz. Ben de oraya götüreceğimiz yemek işini üstlendim. Çökelikli katmer yapacaksın” dedi. Zaten mevsim yaz biz de bugünkü otogarın arkasındaki kendi bahçemizdeyiz. Sabahleyin erkenden hemen hamur yoğurup, saç kurarak hem bize hem de onlara epeyce katmer ve çökelikli yapıp özenle sepete yerleştirdim.
Oradaki işim bitince öğleden sonra şehirdeki evimize geldim. Hüseyin de biraz sonra geldi” Hanım yiyeceklerimiz hazır mı “ Dedi. ”Evet, bahçede sepete koydum gidin alın, afiyet olsun“ Dedim.
Arkadaşları Dursun Ersan, Necati Dolar ve ismini hatırlayamadığım diğer bir arkadaşıyla Havza'ya gidiyorlar. Havuzda yıkandıktan sonra haliyle karınları acıkıyor. Dursun Efendi arabadan sepeti getiriyor. Üzeri temiz bir bezle kapatılmış sepeti açıyor bir bakıyor ki sepette özenle bez torbalara konulup, ağızları bağlanmış sebze tohumları var. Gülerek önce maydanoz tohumunun torbasını açıyor:” Beyler buyurun bunlar katmerlerimiz”, sonra ıspanak tohumunun olduğu torbayı açıyor: “Buyurun beyler bunlar da çökeliklerimiz” Diyor. Eşim şaşkına dönüp haliyle çok bozuluyor. :” Ben bunu Tokat'a gidince hanıma sormam mı “ Diye arkadaşlarına orada hava atıyor ama biraz sonra hepsinde bir kahkaha tufanı kopuyor.
Gece yarısı eve dönen eşim haliyle benim şaka yaptığımı sanıp arkadaşları arasında çok mahcup olduğunu anlatarak beni adeta sorguya çekince onun yanlışlıkla diğer sepeti aldığını anladım. Bu kez de ben başladım gülmeye.
Anlaşılan eşim bir an önce yola çıkmak için ar acele bahçeye gidince hazırladığım çökelikli, katmerlerin olduğu sepet yerine bahçeye ekilmesi için koyduğumuz tohumların sepetini almış. Haliyle de Havza Kaplıcalarında böyle gülünç bir hatıra yaşıyorlar. Tabi bir gün aynı ekibi bahçeye davet edip çökelikli ve katmer yaparak telafi etmeye çalıştık. Havza'daki o günü bir daha dramatize edip gülüştüler. Bunu diğer arkadaşları da hiç unutmadılar. “
Onun yanında hemen her yaz tatili çalışan GOP Lisesi'nden sınıf ve sıra arkadaşım, rahmetli Komisyoncu Necati Dolar'ın oğlu, emekli öğretmen Fatih Dolar'ın düşünceleri:
“Babamın çok yakın arkadaşı idi. Babamın genç yaşta vefatından sonra bana gerçek amcalık yaptı. Bu yüzden ona hep amca diye hitap ederdim. Öyle ki çoğu insan da onu benim gerçek amcam sanırdı.
Benim üzerimde emeği çoktur. İşine bağlı dürüst bir insandı. Bugünkü terminalin arkasında büyük bir bahçesi vardı. Orada sebze ve meyve yetiştirip at arabalarıyla Taşhan'a taşırlardı. Bir ara kamyon da aldı. Şoför İhsan Eltutar ile kamyon ortaklığı yaptılar. Özellikle Erzincan-Erzurum hattına çok mal yapılırdı. Erzurum'da tanınmış komisyonculardan Reşat Temizbeğen'e hemen her gün bir kamyon meyve sebze gönderirdik.
Biz işçilerin mesaisi haliyle akşam saat beşte biterdi. Arkadaşlarla beraber saatin dolmasını beklerken bazen o: “Haydi çocuklar çok yoruldunuz bugün, size bir çay demleyim” Derdi. Anlardık ki dışarıdan mal gelecek, indirilecek. İki saate yakın kamyondaki ürünleri işyerine indirir ondan sonra ayrılırdık. Ancak hakkımızı fazlasıyla verirdi. Allah rahmet eylesin.