KOMİSYONCU MUSTAFA KOÇYİĞİT (BERBER MUSTAFA)
Komisyoncu Mustafa Koçyiğit'in Oğlu İhsan Koçyiğit'le Salih Bilgilioğlu ile Beraber 10 Şubat 2022'de Yaptığımız Görüşme.
İhsan Koçyiğit 1959 Tokat doğumlu. Baba Mustafa, anne Hayriye Hanımdır. İlkokulu Namık Kemal İlkokulu'nda, ortaokulu Plevne Ortaokulu'nda, liseyi Sanat Okulu'nda (Endüstri Meslek Lisesi) tamamlamış. Askerliğini İzmir ve Gebze'de yapmış. Halen Tokat'ta emekli olarak hayatını sürdürüyor.
Taşhan'da ve Yeni Halde yıllarca babasıyla beraber komisyonculuk yapan İhsan Koçyiğit'in işte bize aktardıkları: “Dedem Osman, eşi Keziban Hanımdır. Babam (1926 -1989) Tokat doğumlu idi. Küçük yaştan itibaren dedem onu bir berberin yanına çırak olarak vermiş. Burada kendisini yetiştirdikten sonra Tokat Müzesinin (Gökmedrese) yanında berber dükkânı açmış. Askere kadar bu mesleğini sürdürmüş. Askerliğini Zonguldak'ta yapmış. Terhis sonrası Hayriye Hanım ile evlenmiş, mutlu yuvalarından üç kız iki erkek doğmuş.
Yakın çevresinin tavsiyesine uyarak berberliği bırakıp –müşterilerin bir kısmı da zaten yakın olduğu için Taşhan komisyoncularıymış- Taşhan'da komisyonculuğa başlamış.
Unutmadan söyleyeyim babam sebze ve meyve ile uğraşan bir esnaf olmasına rağmen çok şık giyinirdi, genellikle takım elbiseli gezmeyi severdi.
Burada daha çok sevkiyatçılık yaptı. Ben de genellikle babamın yanında oldum. Bizim dükkânımız Taşhan'ın giriş kapısının sol köşesinde idi. Komşularımız Fettoğun Dursun adıyla bilinen Dursun Ersan ve ortağı Mehmet Altunsoy ile Kadife lakabıyla tanınan İsmail Özturhan idi.
Biz daha çok Sivas'ta Komisyoncu Mehmet Göçmen'e ve Kayseri'de Komisyoncu Münüp Balta'ya sevkiyat yapıyorduk. Sabah erkenden kalkar, dört sularında Taşhan'a babamla beraber giderdik. Komisyonculara yakın köylerden, bağlardan, bahçelerden eşeklerle, at arabalarıyla, son zamanlarda traktörlere yüklenmiş heğlerle, sepetlerle, büyük sandıklarla gelen ve bizim için gerekli olan sebze ve meyveleri toplardık. Akşama kadar bunları kasalar ve ambalaj çalışmalarını tamamlayarak kamyonlara yüklerdik. Diyebilirim ki hemen her gün sevkiyatımız olurdu. Kamyonlar akşam serinliğinde sebze meyve zayi olmasın diye yola çıkardı. Taşhan'da iken kamyonumuz yoktu ama Yeni Hale taşınınca değişik marka Austin, Ford, BMC gibi kamyonlara sahip olduk. Ancak babamın şoförlüğü yoktu. Sevkiyatımızı yapan şoförlerimiz arasında Hasan Babalı İsmet Usta, Gavur namıyla Hacı Zenger, soyadlarını hatırlamadığım Ali ve Abdullah vardı.
Taşhan Yeni Hale taşınınca bir de bakkal dükkânı açarak ticarete dokuz yıl kadar devam etti ama 1979 yılında artık yoruldum diyerek bakkalı Sebati Birsoy'a devretti. Haliyle ben de bu işlerden ayrılmış oldum. Boş kalınca canı sıkılmış olacak ki müddet de Taşhan'daki kahvehaneyi babam çalıştırdı. Benim de AEG servisim Taşhan'da bulunuyordu. Şimdi Taşhan'a ayrı bir güzellik katan selvi ağaçlarını rahmetli babam dikmişti.
Taşhan'da en çok hoşumuza giden sabahları Sulusokak'taki simitçi fırınlarından diğer satıcılara meydanı kaptırmamak için cam tablasından buharlar tüterek koşa koşa inen Yağlıcı Hayri Ağabeyin “ Gaynar yağlı …yağlı….” sesini duymaktı. Tabii bizi bir yağlı kesmezdi iki üç yağlı alır, deposuna benzin konmuş otomobil gibi öğleye kadar durmadan çalışırdık. Sebze bol olduğu için istediğimiz yemekleri yapıyorduk ama yağlının yeri, lezzeti çok başka olurdu.