KOMİSYONCU AHMET NİKSARLI
Komisyoncu Ahmet Niksarlı'nın oğullarından Sadi Niksarlı ile Yeni Halde 1 Ağustos 2022'de Emekli eğitimci Necmi Melek'in de hazır bulunduğu görüşme Komisyoncu Sadi Niksarlı 1962 Tokat doğumlu. Baba adı Ahmet, anne Sabire Hanım. İlkokulu Yeşilbağ İlkokulu'nda, ortaokulu Cumhuriyet Ortaokulu'nda, liseyi Endüstri Meslek lisesi Ağaç İşleri Bölümü'nde tamamlamış. Askerliğini 1982-1984 yılları arasında Isparta ve Kıbrıs'ta yapmış. Solmaz Hanım'la yaptığı evliliğinden ikisi erkek (Salih ve Ahmet) biri kız Sema doğmuş. Halen Tokat Halinde oğlu Salih ile dede ve baba mesleği olan komisyonculuğu devam ettiriyor.
Söz Sadi Niksarlı'nın: “Babam Taşhan'da dedemin mesleğini devam ettiren komisyoncu idi. Küçük yaşlardan itibaren ben de haliyle kendimi orada buldum. Okula giderdik ama diğer zamanlarda babamın yardımcısı idik. Yedi sekiz yaşlarında kapının girişinden sağlı sollu üst kata giden kemerlerden kayınmaktan, oralarda oynamaktan büyük zevk alırdım. Taşhan'da çok güzel bir hayat tarzı vardı. Herkes yaşına göre ölçülü hareket ederdi. Büyüklerin yanında oldukça edepliydik. Onlar konuşurken bırakın kulak misafiri olmayı yanlarına bile yaklaşamazdık. Komşuluk ilişkileri de bir sevgi, saygı çerçevesinde çok kuvvetliydi. Öyle ki Komisyoncu İsmail Özturhan (Kadife lakabıyla bilinirdi) paket sigarayı hiç çıkarmaz elini cebine sokar bir dal sigarayı nezaketle çıkarırdı.
Taşhan 'da girişte sol tarafta iş yerimiz vardı. Hüsnü Kısa, Mustafa Battal, Bekir Keklikçi, Süleyman Üneş, Kamil Aydemir, Fevzi Alkan komşularımızdı.
Köylerden ve bahçelerden gen sebze ve meyveler Taşhan'ın ikinci katına heğlerle çıkarılır orada iyi bir işçilik yapılarak kasalara dizilirdi. Girişteki kapının kemerinden geçemeyen kamyonların üzerindeki engel olan kasalar indirilir ondan sonra içeri girebilirdi. Taşhan'da bizi çok üzen olay 1945 doğumlu amcam Komisyoncu Şükrü Niksarlı'nın vefatı oldu. Babamla beraber çalışıyorlardı. Henüz evlenmemişti. Askerlik görevini yaptığı yerden tebdili hava geldi. Tokat'ta da yapılan tedaviye rağmen bir türlü iyileşemedi. Babam bir arkadaşı ile 1965 yılında Ankara'ya muayene için götürdü ama hastaneye yatıramadan vefat etmiş, cenazesi geldi. Babam yalnız kalınca yanına Sami Amcamı (1946- 2018) aldı. Ona da çevremizde Doktor Sami diyorlardı. Kazova Eczanesi'nde kalfalık yapmış, bazı ilaçları yapmayı ve iğne vurmayı öğrenmişti. Liseden sonra okumadı.
Babamın Java marka bir motosikleti vardı. Onunla köy köy dolaşır, Amasya'ya kadar gider müstahsillerle görüşerek sebze ve meyve bağlantısı yapardı. Size bir hatıramı anlatayım: Geçen yıl Amasya Kızılca Köyüne müstahsillerle görüşmek için gittim. Camide ihtiyar bir adam bana bakıp duruyor. Çıkışta tekrar baktı, baktı: ”Oğlum kusura bakma ama seni birine benzettim “deyince kendimi tanıttım. Adamcağız babamın bu köydeki en iyi müstahsillerindenmiş meğer. Gözleri doldu ben de babamın geçmiş yıllarındaki hasretiyle ona sarıldım. Babam 1996 yılında altmış yaşında vefat etti. Biz baba mesleğini amcamın oğulları ile birlikte yürütüyoruz. Salih Antalya'da, Mehmet Mersin'de işlerimizi takip ediyor.” Komisyoncu Ahmet Niksarlı, Tokat 1936 doğumlu. Baba adı Hacı Mehmet, eşi Sabire Hanım. Evlatları Emine (Aşar),Necati, Sadi, Şükriye (Özgür). Onu da yine oğlu Sadi Niksarlı'dan dinliyoruz: “Tokat Spor maçlarına destek için Taşhan esnafı 25-30 kişilik kalabalık bir grupla giderlerdi. Hatta kale arkasındaki tribüne çıkarlar, semaver kaynatırlardı. Bir yandan maçı izler, tezahürat yapar diğer yandan da keyiflice çaylarını yudumlarlardı.
Dedem Hacı Mehmet Niksarlı yumurta yaylısı denilen atlı arabalarla Sivas'a domates götürürmüş. Buradan yeşil, ham yüklenen domatesler oraya gidinceye kadar erişirmiş. Bu araba 1980 yılına kadar hatıra olsun diye saklanıyordu, sonradan harap oldu.
Ben ilkokula giderken Niksar'dan yaşlıca bir adam geldi. Bizde misafir oldu. Giderken “Bana biraz para lazım “deyince dedem de:” Ben on iki yaşımda öksüz ve yetim kaldım. Dayılarımın yanında büyüdüm. Elim ayağım tutunca mı akrabalığınız aklınıza geldi “diye Bülbüloğulları sülalesinden olduğunu söyleyen adamı adeta kovalarcasına yolcu etti.”